30 Tem 2007

Izindeyiz Atam!

bAŞKENT aRENASI

İzindeyiz Atam!

30.07.2007

METİN ÖZKAN



“ÇALIŞMAK ve başarı aramak her insan için temel ilke olmalıdır.”
M.Kemal ATATÜRK
BAŞBAKAN Erdoğan, 22 Temmuz’u 23 Temmuz’a bağlayan seçim gecesinin ilk saatlerinde parti genel merkezi balkonundan vatandaşlara sesleniyor:
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyet seviyesini Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023’te yakalamak temel önceliğimiz olacaktır.”
Erdoğan’ın bu konuşmasının üzerinden iki gün geçiyor ve Anayasa Profesörü eski solcu AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül, “Atatürk milliyetçiliği, Atatürk ilke ve inkılapları Anayasa’dan çıkarılmalı” diyerek bombayı patlatıyordu.
Bu açıklamanın ardından kimileri Zafer Üskül’ü kimlik bunalımı yaşamakla suçlayarak, “Atatürkçülüğü reddetmek sivil bir anayasanın gereğidir” felsefesine ayak uydurmakla suçlarken, kimileri de “Üskül Hoca derin AKP’nin sözcülüğüne soyunmuş” yakıştırması yapıyordu.
Peki, “Sivil anayasa yaklaşımı AKP’nin seçim bildirgesinde de var. Orada Atatürk ve Atatürkçülükten hiç söz edilmiyor” diyerek kendisini savunan Zafer Üskül Hoca’nın dedikleri doğruysa, seçim meydanlarında CHP’yi “Atatürk’ün resmini paralardan kaldırmak”la eleştiren Başbakan Erdoğan’ın Muğla mitinginde sarfettiği “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü asla çirkin spekülasyon oyunları içerisine sokmayız” sözleri ne anlama geliyor?
Rüzgar gülü misali


Anayasa Profesörü Zafer Üskül!
3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından AKP Genel Başkanı sıfatını taşıyan Recep Tayyip Erdoğan’a Başbakanlık yolunu açan Anayasa değişikliğini “Büyük bir talihsizlik” olarak nitelendirip, Siirt seçimlerine ilişkin kararları yerden yere vuran o günün önemli bir ismi. Üskül, Başbakan Erdoğan ve AKP’nin “başkanlık sistemi” önerisine, “Bu sistem bize uymaz” diyerek karşı çıkıp, dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı en ateşli savunuculardan olmuştu. Önce zorunlu Din dersini savunup, sonra da Din derslerinin zorunlu olmaktan çıkartılması gerektiğini ve imam hatip liselerinin laik öğretim birliğini bozduğunu öne sürmüştü.
Şimdilerde Zafer Üskül’ü önceden tanıyan fakat son günlerde yaşadığı büyük değişimi farkeden birçok dost ve yakın arkadaşı “Zafer Hoca’ya bir şeyler oldu. Rüzgar gülü misali bir sağa bir sola dönüp duruyor. İnşallah sonu hayırlı olur” diyorlar.
Sadece Anayasa’dan değil, TÜSİAD için hazırladığı bir raporda “Atatürk” adının Siyasi Partiler Yasası’ndan da çıkartılmasını önermiş olan Zafer Üskül’ün bu görüşünü bazı meslektaşlarına sordum.
“O zaman Zafer Üskül, ulus devletin ortadan kalkmasını veya zayıflamasını istiyor olmalı. Böyle son derece hassas konularda tepki doğuracak açıklamalar kimseye fayda sağlamaz. Bizce bu değerlendirme, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerine karşı bir görüştür” diyerek yaptığı açıklamalara tepki gösterdiler .

Pişmiş aşa su mu katıldı?
Zafer Üskül’ün bazı çevrelerce “Pişmiş aşa su katmak” diye nitelendirilen bu açıklamaları gerçekten AKP’yi bağlamıyor mu?
Çünkü beş yıldır alışkın olduğumuz AKP’nin değişmeyen bir taktiği ve tekniği var. O da kendi zihinlerinde oluşturdukları fikir ve önerileri birileri aracılığıyla kamuoyuna yansıtıp oradan çıkan halk tepkisine göre gard alarak hücum veya savunma teknikleri geliştirmek.
Tepkilerin dozajına göre tartışmayı ya daha da derinleştiriyor ya da yarattıkları yeni bir gündemle zamanı geldiğinden tekrar ısıtmak niyetiyle tartıştırdıkları bu fikri derin dondurucuya kaldırıyorlar.
Peki gerçekten Üskül Hoca’nın bu açıklamaları partisini bağlamıyorsa, yazımın başında belirttiğim gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü asla ve asla çirkin spekülasyon oyunlarının içine sokmayacakları konusunda meydanlarda vatandaşa söz veren Başbakan Erdoğan veya AKP, Zafer Üskül’ü partilerinden ihraç edebilirler mi?
Unutanlara bir kez daha hatırlatıyorum:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
“Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan ‘Türkiye Devleti’, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir. Bayrağı beyaz ay yıldızlı, al bayraktır. Milli marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.”