28 Tem 2007

Secim ekonomisi ve istikrar kazandi

Seçim ekonomisi ve istikrar kazandı

28.07.2007

ARİF ŞİMŞEK
arfsimsek@yahoo.com


BİR genel seçimi daha geride bıraktık. Çoğunluğun yaylalar ve sahillerde olmasına rağmen yüzde 80’in üzerinde bir katılım oldu. Ayrıca geçen dönemin aksine yüzde 10’luk baraja rağmen milli iradenin yüzde 85’ii parlamentoya yansıdı. Beklentiler doğrultusunda AKP oylarını 12 puan artırarak tek başına yeniden iktidar oldu. Siyasette başarı ancak millet iradesiyle tescil edilebilir. Siyaset bilimcileri de başarılı siyasetçileri halkın güven ve takdirini kazanan kişiler olarak kabul eder. O halde yüzde 47’ye yakın oyla 16 milyon vatandaşın güvenini kazanan Başbakan Tayyip Erdoğan ve partisini başarılı sayıp kutlamalıyız.
AKP’nin başarısı
BeŞ yıl aradan sonra ikinci defa gelen bu başarı tesadüf olamayacağına göre sebepleri iyi analiz etmeliyiz. Sadece Başbakan’ın muhafazakar duruşu, kişisel karizması ve çoğunluğun sağ yelpazede bulunması ile açıklamaya kalkarsak yanılırız. Yüzde 46’lık oyun en az 10-15’lik kısmı sosyal demokrat ya da en azından daha önce sola oy verenlerden oluşuyor. Yüzde 15-20 civarında bir kısmı da eriyen DYP ve ANAP çizgisindeki merkez sağ kitlelerden geliyor. 4 milyonu aşkın ilk defa oy kullanan genç seçmenin de önemli bir kısmının AKP’yi tercih ettiği anlaşılıyor.
Bize göre bu kadar geniş bir yelpazeyi aynı siyasi zeminde buluşturan en önemli faktör ekonomik istikrar ile toplumun dış dünyayla uyumlu bir ekonomik büyüme arzusudur.

Netfirms Advantage

Düşük kurun avantajı
GENİŞ halk kesimleri CHP ve MHP gibi muhalefet partilerinin söyleminin aksine verimsiz kamu işletmelerinin özelleştirilmesini destekliyor. Yabancı sermayenin bazı sakıncalarına rağmen kişisel ve toplumsal refahını arttıracağına inanıyor. Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık düzeyini ancak Avrupa Birliği’ne entegre olarak yakalayabileceğini düşünüyor.
YTL’nin değerinin artmasıyla yurtdışına çıkınca satın alma gücünün artmasından hoşnut oluyor. Düşük kur nedeni ile milyonlarca Türk vatandaşının son 5 yılda dünya ülkelerini gezebildiğini unutmayalım. Yurtdışına gidemeyen dargelirli Anadolu insanı da Avrupa ve Amerika vatandaşının tükettiği ürünlerin aynısını kendi kasabasında ucuza tüketebiliyor.
Satın alma gücü arttı
Yüksek vergilere rağmen turizm, gıda, tekstil ve diğer tüketim mallarında yüzde 10’luk KDV indirimi de etkili oldu. Uzun vadeli taşıt kredileri ile herkesin otomobil sahibi olabilme imkânı çok önemli. Bugün Türkiye’de ortalama 4 memur maaşıyla eski de olsa yürüyebilecek bir otomobil alma imkânı varsa bu önemli bir aşama. TOKİ projeleriyle milyonlarca dargelirlinin mortgage benzeri 20-30 yıllık kredi ile konut sahibi olmaya başlaması da bir faktör. Kayıtlı işsizliğin yüzde 10’lar civarında olması elbette hoş değil. Ancak iyi kötü bir işe razı olanların işsiz kaldığı da pek söylenemez. İşsizlikten ziyade sunulan işi beğenmeme ya da nitelik itibariyle uygun olmama durumu söz konusu.
Piyasayı bilmeyen kaybetti
HÜKÜMETİN ve bakanlıkların iş dünyasına yakın duruşu, piyasaya anında müdahale ederek girişimcilerin önünü açıyor olması da ayrı bir unsur. Bu konuda iki muhalefet partisinin katı ve mesafeli yaklaşımı da etkili oldu. Muhalefetin dış dünyaya kapalılığı, güvensizliği ve içe dönük söylemleri de yüz yıldır yönü batıya dönük zenginleşme ve modernleşme arzusu içindeki Türk vatandaşlarını ürkütmüştür. Yoksulluk sınırındaki büyük kentlerde yaşayanlara yapılan gıda yardımları ile diğer sosyal yaklaşımlar sol seçmenin iktidar partisinden yana kaymasına sebep olmuştur. Dargelirli ve gelecek umutlarını zayıflatmış bu insanlar şöyle ya da böyle kendileriyle ilgilenenleri tercih etmişlerdir.
Muhalefetin başarısızlığı konusunda son sözümüz DP birleşme fiyaskosu ile aday belirleme sürecinde yaşanan hayret verici skandallar. Soğuk savaş dönemi kadrolarını hatırlatan eskimiş yüzlerle yürütülen demode kampanyaların bu sonuçta büyük katkısı olduğunu söylemeden geçemeyiz.