CumhurbaŞkanI Sezer, Emin Çölaşan’a soruyor: “Yav Emin bey ,bu işin sonu nereye varacak?..” Ülkenin Cumhurbaşkanı ile, ülkeyi en iyi tanıyan köşe yazarı, ülkenin içinde bulunduğu durumu izah edecek kelimeleri bulmakta zorlanıyorlar...
Cumhurbaşkanı Sezer’in görev süresi bitti değil mi?.. Artık bir kenarda kendi hayatını yaşayacak, doğal olan şu sıralar sadece kendisini düşünmesi... Öyle değil, Köşk’en kafasını uzatmış,sokakta vatandaşın suratını gözlüyor!..Başbakan, sokağa çıktımı manzara ne?.. Korumalar, öncü araçlar, boşaltılan yollar, karanlık pencereleri araçlarla süratli geçişler, normali de bu!.. Cumhurbaşkanı Köşk’ten çıkıyor, vatandaşın suratlarına takılmış bakışlarla,abartısız bir “eşlik”le ilerliyor, suratlarından vatandaşların vaziyetini çözmeye çalışıyor!.. Çünkü kendi kafası da karışık!.. Cumhurbaşkanı Sezer, dün Atatürk Bulvarı’ndan inerken, kaldırımda yürüyen Emin Çölaşan’ı görünce konvoyunu durduruyor... Yaveri ve korumalarıyla makam aracından inerek Çölaşan’ın yanına gidiyor... “Bu gidişin sonu nereye varacak Emin Bey?..” Düşünebiliyor musunuz?.. Yolda yürürken birden bire karşınızda Cumhurbaşkanı!.. “Bu işin sonu nedir?” Diye soruyor... Soran Cumhurbaşkanı, cevap verecek olan cumhur!.. Hal böyle karışık yani, Güzin Abla’lık!.. “Valla ne diiim, Sayın Cumhurbaşkanım hayırlara vesile olsun sen üzme tatlı canını...” Cumhurbaşkanı, Çölaşan’a “Gidişin sonunu” soruyor... Cumhurbaşkanı acaba “hangi gidişin” sonunu merak ediyor?.. Memleketin gidişini mi , Çölaşan’ı taşıyamayan Hürriyet Gazetesi ve patronunun “gidişi”nin sonunun nereye varacağını mı?!. Memleketin gidişinin “sonunu” merak ediyorsa, Sayın Cumhurbaşkanı; yerine gelecek aday kişi ile perçinleşecek hareket sonucu, durum bellidir: “Bizden olmayan memleketi terk edecek, işte o kadar!..” İşe Bekir Coşkun’dan başlanacağı da ifade edilmiştir... Ardından, bu duruşu emekliliğinde de devam ederse 10. Cumhurbaşkanı Sezer’e bile yol görünebilir yani... Burada anlaşılan bir problem vardır ve problem de “terk edilişin” nasıl olacağı üzerinedir..! Bekir Coşkun “Deve göndersin Arabistan’a gideyim” diye talepte bulunmuş... Zor talep, deveyi nereden bulacaklar?.. Tıpkı suların kaynağının kuruması gibi, develerin de kökü, bilindiği gibi soykırıma tâbi tutuldu, zırt pırt kurban edeceğiz diye... Apron hadisesi ile adını Dünya havacılık tarihine altın harflarla yazdırmasının faturası,develerin toplu göçü ile neticelendi... Develer, iktidar kadrolarından canlarını kurtarmak için, Bekir Coşkun’dan çok daha önce ,sınırı geçip kendilerini Arap çöllerine attılar... Şimdilik böyle bir problem söz konusu ise de “Bizden olmayanı sürgün etme” fikri çerçevesinde vatandaşların tasfiyesi için mutlaka bir fomül bulunacağı kesindir... Cumhurbaşkanı Sezer’in merakı memleketin genel ahvali üzerineyse, gidişin sonu budur... Yok eğer Çölaşan’a eski gazetesini,patronunu soruyorsa?.. O bir çaresini bulur!.. Yıllardır “ipine sarılacak” birini hep buluyor... Sarıldığı ipi tutanları aşağıya çekip yok ediyor ama o hep dimdik ayakta... Son birkaç gündür “Bekir Coşkun’un ipine sarılmış durumda...Tayyip Erdoğan’ı kızdırmayı bile göze alarak, Coşkun’a olan ilgi ile, Emin Çölaşan’a yaptıklarının sonucu kaybettiği irtifayı yeniden kazanmaya çalışıyor... Öyle ki; bu uğurda ateşe gözü kapalı dalıyor... Coşkun, kürek arkadaşına yapılanlara öfkenin de tesiri ile çalakalem bildiği gibi yürüyor... İktidar, öfkeden kıpkırmızı!.. Bu kızıllığın ateşini yelpazelemek için ellerinin altında öyle bir dosyalar var ki üfff!.. Akaryakıt kaçakçılıkları falan filan!.. Buradaki gidişin sonu, paraşüt açılmazsa kötü yani Sayın Cumhurbaşkanım!.. Ve de Sayın Cumhurbaşkanımız.. Aynı sizin sorduğunuz gibi, ağır ekseriyetle iktidarı ele geçiren partinin mensupları da, aynı şekilde birbirlerine soruyorlar.. -Bu işin sonu nereye varacak hacım?.. -Olmasa mıydı acaba?.. Fesuphanallah!.. |