AKP’nin vitrininde değişiklik yapan, uzlaşmadan söz etmeye başlayan ve Meclis Başkanlığı’na liberal görüşlü Köksal Toptan’ın seçilmesini sağlayan Sayın Başbakan’ı birden bire gökten zembille inmiş peygamber çocuğu gibi görmek yanıltıcı olur. Çünkü huylu huyundan vazgeçmez. Meclis Başkanlığı’na tekrar aday olmayan Bülent Arınç’ın şu sözlerini doğru okumak gerekiyor:
“Genel Başkan’ın elini rahatlatmak herkese düşen bir görevdir.” Kime veya kimlere karşı “Genel Başkan’ın elini rahatlatmak”? AKP Grubu’na mı, CHP’ye mi, yoksa anayasal kuruluşlara karşı mı? Hiç birine değil. Başbakan’ın dayatmacılıktan vazgeçip uzlaşmacı tavır sergilemeye başlamasının gerisinde, Dolmabahçe’deki ofisinde Genelkurmay Başkanı ile 4 Mayıs günü yaptığı 2 saat 15 dakikalık görüşme yatıyor. Kimse lafı dolandırıp durmasın, eveleyip gevelemesin. Sayın Başbakan o görüşmede, muhtemelen Genelkurmay Başkanı’nın, yani Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kararlılığını anlamış olmalıdır.
Bir kazaya uğramamak için de, iktidar-ordu gerginliğini azaltma stratejisini uygulamaya başlamıştır. Yani, eski Meclis Başkanı’nın “Genel Başkan’ın elini rahatlatmak herkesin görevidir” şifresinin çözülmüşü, “Başımıza her an bir iş gelebilir, o nedenle bir süre geri planda kalalım”dır. Bülent Arınç, Meclis Başkanlığından öyle kolay vazgeçecek insan mıdır? Köksal Toptan nasıl olsa bir yıl iki ay Meclis Başkanlığı yapacaktır. Sonra? Bir yıl iki aylık süre, şu an kapıda bekleyen tehlikeyi hiç değilse şimdilik savuşturmak için yeterli bir zamandır. Kirli siyaset Köksal Toptan’ın Meclis Başkanlığına aday gösterilmesi nasıl bir oyun ise, aynı oyun Cumhurbaşkanlığı seçiminde de oynanacaktır. Başbakan, gazetecilerin “Birden fazla aday gösterebilir misiniz?” sorusuna, “Olabilir, arkadaşlar olabilir, arkadaş da olabilir” cevabı veriyorsa, “Öyle bir oyun oynayacağız ki siz de şaşıracaksınız” demek istiyor. Türlü manevraya, ayak oyununa, üçkâğıda ve katakulliye dayalı kirli siyasetten şeffaflığa, doğruluğa ve samimiyete dayalı temiz siyasete geçmek zordur. Hele “Temiz siyasete geçtik” görüntüsü vererek, köprüyü geçinceye, yani devleti ele geçirinceye kadar hoşgörülü, uzlaşmacı, hatta teslimiyetçi gibi davranan siyasetçilerin samimiyetine asla inanmamak gerekiyor. Böyleleri, aynı davaya birlikte baş koydukları en yakın arkadaşlarını bile harcamaktan çekinmezler. Deneme tahtası Sayın Başbakan, en büyük rüyasından, yani Çankaya’ya çıkmaktan neden vazgeçti? Son anda neden Abdullah Gül’ü arenaya fırlattı? Sayın Gül bir deneme tahtasıydı. Şimdi Gül’den vazgeçip, eşi türbansız bir Cumhurbaşkanı adayı önermesi hiç de şaşırtıcı olmaz. Gelecek yılın ve sonraki yılların 30 Ağustosları var. Gün ola, harman ola. Sarı zarfları masalara koymak için uygun zaman, elbet bir gün gelir. Yavaş gidip hedefe varmak varken, acele edip ecele gitmek niye? (Tercüman) |