Hasan DEMİR
Bu uçmak mı yoksa düşmek mi?
............................
Günümüzün kendini padişah zannedeni Büyük Ortadoğu Projesi ile milleti uçurumun kenarına götürmüş, “Atla!” diyor. Günümüzün kendini Halife zannedeni de ümmeti “Haçlı Seferi Başlattım!” diyen Bush çukurunun kenarına sürmüş, “Atla!” diyor.
Bu emirlere: “- Buraya kadar!”
diyenler de var.. “- Baş üstüne!”
deyip kendini boşluğa bırakanlar da var.
Biz, BOP icraatları karşısında İncili Çavuş gibi, “Buraya kadar” diyen ve “Onuncu kattan atlarsam ne olur” diye soran dostlara daha işin başında, “Çakılır ölürsün!” dediğimiz için “Felâket tellallığı” ile suçlanan bir kişiyiz..
Şimdi de diyoruz ki:
“- Alternatif zannettiklerin AKP’den farksız, haberin olsun!”
Yani? Yani, adam son nefesini verirken oğlunu yanına çağırıp bir kese altın uzatmış:
“- Oğlum,” demiş, “Sana harcayamayacağın kadar mal ve mülk bıraktım. Bir kese de şu altınları bırakıyorum. Ben öldükten sonra gez dolaş, kim ’Dünyanın en delisi’ ise git onu bul, bu bir kese altını ona ver, bu benim sana son vasiyetimdir.” Hayırlı evlat cenazeden sonra yollara düşüp her tarafta ‘Dünyanın en delisi’ kim, onu aramaya başlamış. Yolu bir gün bir köye düşmüş. Köy meydanında bir kalabalık, bir kalabalık. Meydanın ortasında bir taht.
Tahtın üzerinde bir adam. Adamın etrafında yağdanlıklar, dalkavuklar. El pençe divan durmuşlar, kimi sırtını sıvazlıyor, kimi ayaklarını yıkıyor. Adam da hayatından bir memnun, bir memnun ki, hiç sormayın.. Biraz sonra köy halkı bir başka adamı getirip bir güzel soymuşlar, bir eşeğe ters bindirip yüzüne gözüne katran karaları çalmışlar. Eşek meydana toplanmış kalabalığın önünden geçiyor, kalabalık da eşeğe ters bindirilmiş adamın yüzüne tükürüyormuş. Delikanlı bu işe çok şaşırmış, olup bitenin kendisine anlatılmasını istemiş.
Anlatmışlar: “- Biz her on yılda bir yeni reisimizi seçeriz. Şu taht var ya, işte onun üzerinde oturan adam yeni reisimizdir.”
Delikanlı sormuş:
“- Peki şu eşeğe ters bindirip yüzüne katran karası sürüp aşağıladığınız kim?”
“- O da eski reis!”
“- Peki onun günahı ne?”
Köylü cevap vermiş:
“- Bizde âdet böyle!”
Delikanlı elindeki altın dolu keseyi tahtında oturan yeni reise sunmuş:
“- Al, demiş. Bu altınlar senin hakkın. Çünkü on yıl sonra seni bu eşeğe bağlayıp yüzüne tüküreceklerini bildiğin halde oturmuş keyif çatıyorsun. Babamın kastettiği, ‘Dünyanın en deli adamı’ senden başka kim olabilir ki?”
Bu gidişle biz bugün AKP için söylediklerimizi bir seçim sonra AKP’nin yerini dolduracaklar için söyleyecek gibiyiz, onun için bu fıkrayı şimdiden naklettik.. (YeniCag)