| 01 Ekim 2007 | |||||||||
![]() ![]() ![]() | ||||||||||
Amerika’nın sahtekarlığı niçin şok etmez? 11 Eylül sonrasında dünya bir toz bulutu altında kaldı. Göz gözü görmüyor. Bir masalın ortasındayız sanki. Bir varmış, bir yokmuş.. Gerçekle hayal, gerçekle yalan iç içe.. 21.yüzyılın başında, 11 Eylül’den sonra tek kutuplu olduğu varsayılan dünyada Amerika egemenliğini pekiştirecek politikaları sözkonusu toz bulutu altında uygulamaya koyuyor. New York’taki İkiz Kule olarak isimlendirilen, yerle bir olan ve artık yerinde yeller esen Dünya Ticaret Merkezi’nden kalkan toz bulutu hala gezegenimizin üstünü örtüyor: New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nden Kurtulanlar Grubu’nun başkanı olarak altı yıldır Ground Zero’da gönüllü tur rehberliği yapan ve binlerce kişiye başından geçenleri anlatan Tania Head’ın sahtekar olduğunun ortaya çıkması da sözkonusu toz bulutunun altı yıldır yerinde bile kalkmadığını göstermiyor mu? New York Times’ın haberi üzerine Head’ın grubun yönetim kurulundan atılması ise hiç kuşkusuz toz bulutunu dağıtmaya yetmiyor.. 11 EYLÜL SAHTAKARLIĞININ ANLAŞILMASI
Daha önce her yerde anlattığı dramatik kurtuluş hikayesini belgeleyemeyen Head, oybirliğiyle alınan kararla yönetim kurulundan çıkarıldı. Tania Head’in yalanlarının altı yıl sonra ortaya çıkması, yalanlarla uzun süre insanlığın ayakta uyutulduğu gerçeğini elbette değiştirmiyor. Head’in "inanılmayacak kadar etkileyici" hikayesi konusunda, altı yıl sonra harekete geçen gazete New York Times muhabirleri, skandalı ortaya çıkardı: Head, saldırılar sırasında güneydeki gökdelenin 78. katında bulunduğunu, alevler içindeyken sorumlu bir vatandaş tarafından kurtarıldığını ve bu kişinin daha sonra can verdiğini iddia ediyordu. Dünya Ticaret Merkezi’nden canlı kurtulan terör mağdurları grubunun lideri Tania Head’in yalan söylediğinin ortaya çıkması yine de önemli: Head’in, başından geçenleri anlatırken yönetim kurulu üyelerinin her birine farklı ifadeler verdiği, hikayesini doğrulayamadığı belirtildi. Genel Sekreter Elia Zedeno, "Bu sadece bir şirket değil, bir arkadaş olarak da hepimiz için büyük bir şok" dedi. Burada 11 Eylül’e ilişkin bir soruyu sormadan ve cevaplamadan geçemeyeceğim. Soru şu: Dünya Ticaret Merkezi’ne ilişkin yalanların yakın bir gelecekte tek tek ortaya çıkması, Amerika’nın 11 Eylül sahtekarlığının anlaşılması acaba bütün bir insanlığı şok edecek mi? Bence, şok etmeyecek.. GROUND ZERO’DAKİ İZLENİMLERİM 2003 Mayıs’ında New York’ta Ground Zero’yu ziyaret ettim. Burada izlenimlerimi okuyucumla paylaşmak istiyorum. İkiz Kule dinelen Dünye Ticaret Merkezi’nin yıkılışını ekrandan izlemek felaketin boyutunu kavramamız için kesinlikle yeterli değil. Ground Zero’ya bakıp, gerek binanın büyülüğünü, gerekse bu devasa yapıların çöküşünü göz önüne getirince, ekranda yayınlanan görüntülere inanmak gerçekten çok zor. Bir felaket yerinde değil de, film setinde hissediyor insan kendini.. 11 Eylül felaketinin bir tertip olduğu izlenimi, Ground Zero’yu görünce, elde değil, inanca dönüşüyor.
Dünya Ticaret Merkezi’nin yıkılışında binlerce New Yorklu hayatından oldu.. İnanın bu insanların acısını yüreğimde hissetim.. Onlar bir büyük oyunun, 11 Eylül sahtekarlığının kurbanları.. Mazlumlar onlar. Amerika’da kendi vatandaşlarına bile kıyabilecek kadar acımasız bir sistem var, bunu daha iyi anlıyorsunuz. Modern devletin ne kadar zalim, ne kadar vahşi olduğunu birkez daha idrak ediyorsunuz. Ground Zero’daki tahta perdeye, hayatını kaybedenlerin listesi ve fotoğrafları asılmış.. Durup tek tek inceledim. İçlerinde bir de Türk var. Çok hüzünlendim. Amerika’nın dünyayı arka bahçesi haline getirme politikasının kurbanları olarak gerçekten merhameti ve saygıyı hak ediyorlar.. Ground Zero’da, 11 Eylül sahtekarlığını Amerika’nın Müslümanlara fatura etmesi de çok acı veriyor.. Oraya gidene kadar, Hıristiyanlık dünyası Hitler konusunda neler hissediyorsa, Müslümanlar da El Kaide konusunda aynı şeyleri hissetmeli diye düşünüyordum. Fakat sahtekarlığın boyutlarını kavrayınca, Amerika’nın ne kadar büyük iftiracı olduğunu da fark ettim. Petrol Ortadoğu’da ve Hazar’da değil de Çin’de ya da Güney Amerika’da olsaydı, yine fatura Müslümanlara mı kesilirdi diye düşünmeden edemedim.. Niye yalan söyleyeyim, Ground Zero’ya bakınca, sahtekar Amerika’nın gerçek yüzünü gördüm. AHAMEDİNECAD GROUND ZERO’YA GİDEMEDİ
Ahmedinecad, New York polisi, gizli servis ve yıkılan Dünya Ticaret Merkezi'nin sahibi New York Liman İdaresi'nden bölgeyi ziyaret için izin istemiş. New York polis sözcüsü Paul Browne, inşaat çalışmaları ve güvenlik gerekçesiyle talebin kabul edilmediğini açıkladı. Oysa daha önce New York polis şefi Raymond Kelly, "Gerçekleşirse ziyaretin üstesinden gelmeye hazırız" sözüyle Bush yönetiminin tepki çekmişti. ABD Başkanı George W. Bush "Terörü destekleyen bir ülkeyi yöneten kişiyi alanda görmek istememelerini anlıyorum" diyerek karara destek çıktı. ABD'nin BM Temsilcisi Zalmay Halilzad da, İran liderinin Ground Zero’da gazetecilere poz vermesini desteklemediklerini belirtip "İran bunun yerine bazı somut adımlarla terörizme karşı tutumunu ortaya koyabilir. Mesela uranyum programını askıya alabilir, Hizbullah'ı desteklemekten vazgeçebilir" diye konuştu. Cumhuriyetçilerin başkanı ve 11 Eylül'de New York Belediye Başkanı olan Rudolph Giuliani kent yönetimine talebin reddi çağrısı yapmıştı.Fakat İran'ın BM'deki sözcüsü Muhammad Mir Ali Muhammadi, "Ahmedinecad'ın niyeti saldırıların kurbanlarına saygısını göstermek için çelenk koymaktı" diyerek üzüntüsünü dile getirdi. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın 11 Eylül kurbanlarına çelenk bırakmasına izin verilmemesi üzerinde biraz düşünelim: Ahbedinecad, bir Müslüman devlet adamı olarak Ground Zero’yu ziyaret edebilseydi, New Yorkluların acısını paylaşacak ve belki de 11 Eylül sahtekarlığı üzerine birkaç cümle söyleme fırsatı bulacaktı. Ahmedinecad, Amerika’yı ziyaret eden ilk İran Cumhurbaşkanı’ydı. Amerika ve BM üyesi devletler, bu ziyareti iyi değerlendirebilirdi. Amerika, medya marifetiyle Ahmedinecad’ın gerek Amerikalılara, gerekse dünyaya vermek istediği mesajı örtmeyi başardı.. İşte hür dünyanın gerçek yüzü.. Burada bir önerim var: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, New York’u ilk ziyaretinde kesinlikle Ground Zero’yu ziyaret etmeli, Amerika’nın 11 Eylül sahtekarlığını deşifre ederek kınamalı ve 11 Eylül kurbanlarına çelenk bırakarak New Yorkluların acısını paylaşmalıdır.. AMERİKA’NIN SAHTAKARLIĞI NİÇİN ŞOK ETMEZ? Büyük devletlerin hataları da büyük oluyor. Dünya hakim ABD, 20. yüzylın başından beri konumunun yüklediği sorumluluklarını ihmal ediyor: 1. Dünya Savaşı galibi ABD Başkanı Wilson da, 2. Dünya Savaşı galibi Roosevelt de Avrupa’yı karmakarışık bıraktılar ve dünyanın başını belâya soktular. “Başkan Bush II, tek örnek değil…” demek istiyorum. Afganistan ve Irak’taki durumun bu derecede berbat olması tasavvur bile edilemezdi, ne yazık ki gerçekleşti. Bush’un adı artık Wilson ve Roosevelt’le paralel anılacak.
Amerika devletler oyununda sahtekarlıktan sabıkalı.. Dolayısıyla Amerika’nın 11 Eylül sahtekarlığı bütün ayrıntılarıyla deşifre edilse bile insanlık şok olmayacaktır.. Amerika’dan politikada ve diplomaside başka türlüsü beklenmez çünkü.. |