TÜRKİYE İstatistik kurumu (TÜİK)’in açıkladığı rakamlara göre ağustos ayı sonunda ihracatımız yıllık olarak 98.9 milyar dolara, ithalatımız ise 156.9 milyar dolara yükseldi. Ayrıca, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)’de eylül ayında ihracatın 100 milyar doları geçtiğini açıkladı. 100 milyar dolarlık yıllık ihracat hedefine ulaşılması önemli bir başarıdır. Üstelik bu başarı bugünkü kurla sağlanmışsa, ihracatçı açısından daha büyük bir başarıdır. Çünkü gitgide YTL aşırı değer kazanıyor, ihracatçının yaptığı ihracat karşılığında eline daha az YTL geçiyor. Tek başına ihracat artışını bir slogan haline getirmek doğru değil... Önemli olan ithalatın ne kadar arttığı... Ve yine dış ticaret açığının ne kadar arttığıdır. İhracatçının katlandığı fedakârlığı herkes takdir eder... Ancak 100 milyonluk ihracatla övünmek için, dış ticaretin ya dengede olması gerekir. Veya dış ticaret açığının makul düzeyde ve aynı paralelde yani sürdürülebilir boyutta olması gerekir. Oysaki ağustos sonu itibarıyla Türkiye’nin yıllık dış ticaret açığı 58 milyar dolara yükseldi. Bunun nedeni ithalatın ihracattan daha fazla artmasıdır. 2001 yılından bu güne kadar, ihracatımız 3.1 kat arttı. İthalatımız ise 3.8 kat arttı. Dış ticaret açığımız ise altı kata yakın arttı. Şimdi ihracatın arttığına mı sevinelim? Yoksa dış ticaret açığımızın arttığına mı üzülelim? Açığın nedeni l Açığın temel nedeni YTL’nin aşırı değer kazanmasıdır. Değerli YTL ihracatı zorlaştırıyor. İthalatı ucuzlatıyor. l Artık ihracatta daha yüksek ara malı ve hammadde kullanıyoruz. İhracatçıların kendi açıklamalarına göre, yapılan her 100 liralık ihracatın ortalama olarak 70 liralık kısmı ithal ediliyor. |