İLK keşfeden elbette ki, büyük devlet adamı, ulu önder Turgut Bey’dir!.. Devr-i iktidarında, bir gün maiyetini toplamış, derin derin ufuklara dalmış, sonra birdenbire onlara dönüp; “Orda bir Malezya var uzakta!..” Demiştir... O sırada, yanında bulununların kafalarını pencerelere çevirip Malezya’yı görmeye çalışmaları, ortaya unutulmaz sahneler çıkarmıştır ve hâlâ kulaktan kulağa anlatılmaktadır... -Sen gördün mü muhterem, buradan görünmüyor?!.. O sırada, yakın çalışma arkadaşlarından bazıları, Özal’ın baktığı yönde Amerika’nın bulunduğunu, Malezya’nın tam aksi istikamete düştüğünü sezmiş olsalar da, Tonton’u ikaz etmeğe cesaret edememişler ve onlar da ABD yönüne bakarak Malezya’yı görmeğe çalışmışlardır!.. Sonuçta dünya yuvarlaktır ve ileri görüşlü bir kişi öyle de görebilir di zaten!..
Şimdi, aradan yıllar geçtikten sonra, Malezya’yı görmek için, oralara Amerika üzerinden bakmak gerektiğini dankadanak anlamış durumdayız.. Türkiye üzerinde anlamlı yere sahip olan Amerikan çıkıntılarından Hollbrook Bey, bu meseleyi iyice kavrayalım diye kafamıza odunu indirmiş bulunuyor... İşte burada bir nefes alıyoruz.. Konuya katma değer kazandırıyoruz.. Bendeniz’e “Sevgili Behiç ağabey;” diye başlayarak e-posta gönderen “anafartalar17” imzalı kardeşimin yazısının bir bölümünü buraya alıyoruz... Kendisi diyor ki: “Maalesef son beş yıldır ülkemizin birliğine, dirliğine, bölünmez bütünlüğüne olduğu gibi son mütekamil din olan İslamiyet’e de çok büyük saldırılar meydana gelmiştir. Ve son hızıyla bu saldırılar devam ediyor. Ben beş vakit namaz kılarım, orucumu kaçırmam, iyilik yapmayı severim, fitre ve zekatlarımı fazla fazla veririm. yüzdeyüz müslüman, yüzdeyüz Türk, yüzde yüz yerli ve milli bir insanım. Dinime, milletime, bayrağıma, peygamberime, Kur’anıma ve Atatürkümüz’e karşı çok hassas ve duyarlı bir kişiyim... Son beş yıldır dedim, ABD, AB, İsrail ve bunların yerli işbirlikçi ngo’ları, Afrika’daki aslanların ceylanlara saldırdığı gibi İslamiyet’e saldırıya geçmişlerdir. İslamiyet’in ismini ‘ılımlı islam’ koymuşlardır. Bunun ABD’de tam karşılığı bu da değildir.. Onlar ‘uysallaştırılmış İslam’ diyorlar. Bakınız keşiş şarkıcı Lopez ve artist Pitt ile iftar açacaklarmış...” Mektubun sahibi kardeşim, burada bir parantez açıyor ve soruyor.. “Ulan bu Lopez kancığı oruç mu tutuyor sankiiii !..” Sonra, soluklanıp devam ediyor.. “İşte ılımlı İslam’a böyle böyle itiliyoruz. iftar sadece ve sadece İslam’a mahsustur. Hiç bir Hristiyan inanışınıda, yaşayışında iftar diye bir şey söz konusu bile değildir. Hatta onlar iftara şiddetle, nefretle karşıdırlar...” Bir gün fırsat olursa mektubun devamını da yazarız.. Günün mana ve önemine bu yeterli diyelim ve Bay Hoolbrook’tan devam edelim... Kendisi şöyle dedi.. “ABD, 11 Eylül’den beri dünyanın her yerinde ılımlı İslami demokrasileri istediğini belirtiyor ama sadece iki tane var: Türkiye ve Malezya. Türkiye’de ılımlı bir Müslüman parti, meşruiyetlerini Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk’ten alan ünlü milliyetçi partileri mağlup etti.” De, hadi bakalım!.. “Ilımlı Müslüman parti!..” Amerika’nın dosyasında AKP’nin tarifi!.. “Çek ordan, az pişmiş” der gibi!.. De... Bence bu noktada AKP’yi bir kenarda tutup, tuzluğu kapıp koşan öteki muhteremleri iyice teşhis etmek gerekir!.. Madem Hoolbrook böyle dedi, hadi bakalım doğru Malezya’ya!.. Ey millet!.. Bir süredir, ekranları yangın yerine çevirmenin gizli şifreleri vardır!.. Sanmayınız ki bizlere Malezya’daki ABD patentli sistem kötü örnek diye gösteriliyor... Tam tersidir.. Türkiye’ye dayatılan, etnik temellere ayrılmış, federe edilmiş, tümüyle ABD-AB’ye teslim edilmiş bir sistemin (!) propagandası yapılıyor... Malezya... Özal’ın o zaman, uzakları işaret edip söylediği... Bir ABD projesidir!.. Müslüman görünümlü kardinallerin, kuklalarının egemen olduğu “yumuşak” işler!.. Bu yolda güvenceleride, “Sakalı kaptırmış Hüsnu”ler, etnik ırkçılar, satılmış sermayedir..(tercüman) |