BİLİNDİĞİ gibi Ankara heyeti bir kez daha tarih yazmak için Washington’u basmış bulunuyor!.. Heyet-i temsiliye, Oval Ofis’te bugün, cümle aleme diplomasi dersi verip parmak ısırtmaya hazırlanıyor!.. Başkan, Başbakan’ın karizması ile yeniden şöyle bin titreyip kendisine gelirken, Bayan Bush da, Bayan Erdoğan’a hayranlıklarını iletecek... Yani şöyle iki firsth lady baş başa bir çay içerlerse ve Başbakan’ın kızlarından da bu duruma iştirak eden olursa, Bayan Bush’un diplomatik yönden de gereğince techiz edilmesi bekleniyor... Yani beyim; Amerikalı garibanların bir kez daha ağızlarını bir karış açık bırakacak şekilde oradayız hayırlısı ile... Bana inanmayan, açsın gazete arşivlerine baksın... Ne zaman büyüklerimiz Beyaz Saray’a gitmiştir, Amerikalılar gördükleri güç, beceri, bilgi ve ihtişam karşısında şallak mallak olmuşlardır!.. Bu durum aynen böyle yazılmıştır her seferinde... Özal, Demirel, Çiller, Mesut, Ecevit ve şimdi, hep böyledir... (Bu çıkarmalarda, hem bizim tarafın, hem de ABD tarafının siyasi ve bürokrat kimlikleri hep değişmiştir ama taa Özal’dan beri hikayeyi yazan matbuat ekibimiz aynen dimdik ayaktadır... Gelen ağam giden paşam üslubu ile uçak heyetinin değişmez mürettebatlarıdır, kendilerini bu başarılarından ötürü tarih affetmeyecektir!) Arz ettiğim gibi, şanlı tarihimiz, Oval Ofis fütuhatlarını yansıtan altın harflerle doludur.. Mesela misal Clinton-Ecevit buluşması... Hiç unutulmaz bu ikilinin Oval Ofis’teki görüntüleri... Clintoh, fabrikatör Hulusi Bey’in şımarık piçi havasında, poposunu masaya iliştirmiş, bizimki de, şinmetin düşüm maaşlı dürüst muhasebecisi şeklindi... Clintoh, fabrikatör Hulusi Bey’e çaktırmadan, muhasebeciyi baskı altında tutup tırtıklama peşinde!.. Bir yandanda kafa yapıyor, bizimki de terbiyeli terbiyeli yakayı sıyırmaya çalışıyor!.. Hatırladınız mı manzarayı?.. Hep öyledir bu durumlar... Bizim heyet-i tembiliye, Oval Ofis içinde yarım saat-kırkbeş dakika kalırlar, kapının önüne bırakılırlar... İşte o zaman kıyamet kopar... Manşetler atılır, Amerika Amerika olalı böyle muazzam heyet görmemiştir!.. Şimdi, burada traşı bırakıp gerçekte neler olabileceğine bakalım mı?.. Oval Ofis gezisinin kıymeti harbiyesi nedir?.. Bush ne diyecek ki?!. ABD’nin söyleyeceğini, Condi Hanım Ankara’da söyledi... ABD’nin “Niyeti” konusunda AKŞAM’da yansıtılan yazı ilginçtir... Yeni muhafazakarlar ABD’nin Irak’tan sonra, özellikle İsrail’in güvenliği için İran ile hesaplaşması gerektiğini vurguluyorlar ve bunun gerçekleşmesi için kolları sıvadılar. Neo-con internet sitesinde Scott Sullivan imzası ile bir yorum yayınlandı. Yorumda, ABD Başkanı George Bush’un asıl hedefinin göründüğü gibi İran değil Türkiye olduğu iddia edildi. Sullivan, “ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine saldıracağını düşünüyorsanız bunu unutun. Bush İran ile savaşa giremez, çünkü 2003’en bu yana Türkiye ile savaşa girmiş durumda. Bu savaşı kaybetmemek için Bush İran’a yeni bir savaşı göze almayacak. Türkiye Başbakanı Erdoğan, son haftalarda ABD-İran ve PKK tehdidine karşı azimle çözüm yolları arıyor” dedi. ABD’nin son günlerdeki ilişkilerinin İran’dan çok Tahran ile aralarında tarihi bir rekabet olan Ankara ile çatıştığına dikkat çeken Sullivan, “Bu gelecekte bir İran-ABD çatışması ihtimalini azaltıyor” yorumunda bulundu. İddiasını daha da ileri götüren Sullivan, “Irak yönetimi İran ile açıkça Türkiye’ye karşı ittifaka gidiyor, İran bölgedeki etkisini artıyor ve Bush buna ses çıkarmıyor” ifadelerini kullanarak, ABD’nin aslında Kürtler’i özgürleştirerek Pearl Harbour saldırısının benzerini gerçekleştirdiğini ve Erdoğan’ın direnişine rağmen kısmen başarılı olduğunu söyledi. Erdoğan’ın Bush ile yapacağı görüşmeye de değinen Sullivan, “Bush baskın çıkarsa Erdoğan’ın istekleri önemsenmeyecek. Türkiye ve ABD PKK’ya karşı ortak harekete girişmek yerine ABD ve Türkiye savaşa gidecek” dedi... Oyun ABD’nin oyunudur... Bu oyuna ancak oyuncularımızın kalitesi ile oyunun kurallarına denk katılabiliriz... Şimdiye kadar bunu yapamadık... |