21 Tem 2008

Kapatilma davasina rusvet paketi!

Sabahattin ÖNKİBAR
sonkibar@gmail.com
Yazı Tarihi: 21/07/2008


Kapatılma davasına rüşvet paketi!

AKP ve onun üçte ikisi demek olan Tayyip Erdoğan kapatılmanın sonları anlamına geldiğini görüyor.
Onun için de içeride ve dışarıda akıl almayacak taarruzlar yapıyor.
İçeride Ergenekon’dan korkutmalara, takiplerden örtülü tehditlere kadar pek çok metoda başvuruyor ve Göbels’i imrendirecek dezenformasyonlar yapıyor.
Dışarıdaki metotsa eşyanın tabiatı gereği farklılık arz ediyor.
AKP’ye göre kararı verecek olan Anayasa Mahkemesi üyelerini etkilemelin yolu Müesses Nizam’dan geçiyor.
Müesses Nizam ikna edilirse birkaç üyenin saf değiştirmesi mümkündür.
Dolayısıyla AKP’nin bugünkü temel stratejisi kararı verecek olan üyelere etki edebilecek olan bu yapıya baskının yapılmasıdır.
AKP, Müesses Nizam’a başlangıçta “Beni kapatırsan Güneydoğu’yu kaybedersin. Tutkal benim” mesajını iletti, lakin karşılık alamadı.
Bunun üzerine dışarıya yöneldi.
Önce AB’yi kışkırtarak, kapatılırsam birliğe girmeyi unutun mesajlarını pompalattı.
Yeterli ilgi görmeyince okyanus ötesine geçerek adeta Türkiye’nin kellesini uzattı.
Yıllar yılı direnen AKP, bir gecede Ermenistan’la ilişkiye ve kapı açmaya yeşil ışık yaktı.
Kıbrıs’ı Girit statüsüne sokacak malum talebe boyun eğdi.
K. Irak’taki peşmerge yönetimiyle oradaki Kürt yapısını resmen tanıdı ve dahası, bunu Irak’ı ziyaret ederek de tescilledi.
Bitmedi.
En önemlisi İran noktasında kamuflajlı olarak ABD’nin taleplerine yeşil ışık yaktı.
Türkiye güya arabulucu bir örtüyle Washington-Tahran gerginliğinde taraf oldu.
Peki bütün bunların anlamı ne midir?
AKP’nin Türkiye’nin onlarca yıllık kırmızı çizgilerini paspas yapması ya da bütün milli davalarında beyaz bayrak çekmesi demektir.
Evet AKP kendini kurtarmak için Türkiye’nin hayati çıkarlarını feda ederek adeta bir rüşvet paketini ABD’ye sunmuştur.
Bulunulan iklimde ABD Başkanı Bush’un ulusal güvenlik danışmanı Stephen Hadley’in sürpriz olarak Ankara’ya gelmesinin kapatılma davasının İran’a destek olayıyla takas edilmesinin olduğu yoğun spekülasyon konusudur.
Keza tam da bu süreçte ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi CIA mensubu Mark Parris’in malum sözleri de dikkate alınması gereken bir başka fotoğraftır.
Parris, kapatılma ihtimalini bir ay öncesinden daha düşük ihtimalle görüyorum diyerek adeta ülkesinin pazarlık şansını yükseltmek istemektedir.
ABD gibi küresel bir güç Türkiye’deki davayla bu düzeyde ve sıcaklıkta ilgileniyorsa mutlaka somut bir amacı var demektir. Suudi ve Körfez şeyhlerinin hamisi Washington’un amacı demokrasi, şu bu olamayacağına göre onun derdi belli ki İran olayında Türkiye’yi yanına çekmektir. ABD, Irak olayında yaşadığı hayal kırıklığı sebebiyle de bu sefer işi sağlama bağlamak için oyun üstüne oyun kuruyor.
Görünen şu gün itibarıyla AKP’nin kapatılmamak için Washington’a boyun eğdiğidir.
Hesap da malum ABD bastıracak ve Müesses Nizam’ı etkileyecek ve de onların katkısıyla da Anayasa Mahkemesi kapatılma kararını reddedecek.
AKP böyle bir sonucun normal karşılanması için içeride dezenformasyon yapıyor, yani kapatılmada havanın değiştiği imajını oluşturmaya çalışıyor.
Peki bu hesap tutar mı?
367 ve Türban davasında bilinen tavrı takınan üyeler buna boyun eğer ya da eğdirilir mi?
Bu bağlamda Ankara’da üretilen müthiş dedikoduları yarınki yazımda sunacağım.


Enerjİ birikimi...
Askerden sabrım taşıyor mesajı ve Erdoğan!

Genelkurmay’ın halkın TSK’ya sahip çıkmasını isteyen son bildirisi askerin sabrım taşıyor mesajıdır. TSK Ergenekon ile başlayan süreçte polemiğe konu olmamak ve yıpranmamak için bizim de takdir ettiğimiz gibi hep susmuş, ama belli ki artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Hiç kuşkunuz olmasın, bu bildiri biriken enerji ve öfkenin dışa vurumudur. Nitekim Başbakan da bunu istihbar etmiş olacak ki Ergenekon savcılığından adeta feragat eder olmuştur. Başbakan’ın TSK’nın hiddetine haklılık veren açıklaması manidardır. Öyle ya, tereddütsüz TSK’ya karşı psikolojik bir operasyon olan Ergenekon’da savcılığı üstlenen biri birden nasıl değişebilir ve savlarının tersi anlamına gelen sözler söyler? Sakın sakın ha Ergenekon soruşturmasıyla TSK’nın ne alakası var demeyin. Yaşar Büyükanıt Paşa’nın kısa bir süre önce sarf ettiği TSK suç örgütü değildir, sitemi Ergenekon soruşturması bağlamında değil miydi?


BEKLİYORUZ
Özden Örnek’in ses kayıtları?

Fatih Altaylı, Özden Örnek’in komutanlarla yaptığı AKP sohbetlerini kaydettiğini yazdı. Günlerdir bekliyoruz ki Özden Paşa bunu tekzip etsin. Hayır paşa susuyor. Sormak lazım, suskunluğu iddiaları kabul etmek anlamına mı geliyor? Öyle ya, böylesine ciddi bir iddia eğer günlerce yalanlanmıyor, feveran edilmiyor ve yargıya gidilmiyorsa kafalar karışmaz mı? Özden Örnek bu iddiaya daha fazla vakit geçirmeden cevap vermek durumundadır. Aksi halde kendisine kimin adına ve ne için bu gizli kayıtları yaptın soruları sorulur. Oğulları ticari anlamda AKP ile sarmaş olan bir babanın böylesine ciddi ithamları suskunlukla geçiştirme lüksü olamaz. Özden Paşa’ya çağrımızdır, sütunumuz açık, açıklayın böyle bir kayıt var mı yok mu? Varsa niçin yapıldı? Anlamadığım bir başka şey de okuyucu faksını Ergenekon belgesi diye arşive alan savcının hâlâ neden Özden Paşa’nın ifadesini alma ihtiyacını duymadığıdır. Hahamdan sonra Örnek’in de korunması kafaları karıştırmıyor mu?



DİKKAT
Baykal Şener’li iktidar modelini sunmak istiyor!

CHP lideri Deniz Baykal’ın Abdüllatif Şener’i övmesi yeni siyasi oluşuma soyunan birine yapılan bir jest değil, tersine gelecek bağlamında mesajları olan bir çıkıştır. Öyle ya, Şener sonuçta AKP’ye karşı muhalif bir hareketi başlatacak isimdir ve dolayısıyla bu özelliğiyle Baykal’ın siyasetteki rakiplerinden biridir. Peki Deniz bey AKP’ye muhalif olanların tek adresi olmak varken niçin Şener’i öven ve gelecekte de onu hedefe oturtmayacağı belli olan o sözleri etmiştir? 1) Biz CHP liderinin o mesajları bilinçli verdiğine inanıyoruz, yani övme gelecek bağlamında uygulanan stratejisinin parçasıdır. 2) Strateji şudur: Baykal AKP’den kendisine gelmeyecek oyların Şener gibi makul bir isim tarafından toplanmasını istiyor. 3) Deniz bey ayrıca merkez kitlelerin soyut bir hedefe, yani iktidar modeli olmaksızın bir yere oy vermediklerini biliyor ve bunun için de şimdiden topluma Şener’li bir iktidar modeline dikkat çekiyor...