20 Ağu 2007

Balik bastan kokarsa!..

bAŞKENT aRENASI

Balık baştan kokarsa!..

20.08.2007

METİN ÖZKAN



ÜLKEMİZDEKİ kötü gidişatı düzeltmek maksadıyla yıllar öncesinde kahvehane ahalisi tarafından icat edilmiş ilk sözdür “Balık baştan kokar” benzetmesi.
Tarihin tozlu sayfaları karıştırıldığında, umumiyetle sosyal ve idarî bozulmanın temelinde ‘tavan’ın yani idarecilerin; düzelmenin temelinde ise ‘taban’ın yani halkın yattığını görürsünüz.




Hayatta her şeyi bütünlüğü içinde ele almakta yarar var. Ankara’da kaynatılan siyaset ve bürokrasi kazanının temizliği toplum nezdinde ak-pak olmayınca balık ekmek teknesindeki hijyen koşulları da ister istemez yetersiz kalıyor.
Peki, o zaman ne yapmalıyız? Meclisi kapatıp, bürokratları kovmalı mıyız? Yoksa kişi ve kurumları adam etmek için toplum olarak var gücümüzle mücadele etmeyi sürdürmeli miyiz?
İşte size kıssadan bir hisse. Eminim anlayan anlayacaktır.
Adam: Balık tablasına eğilmiş, balığın kuyruğunu kokluyormuş.
Balıkçı: “Beyim...” demiş. Balık baştan kokar.
Adam: “Biliyorum” demiş. Bunun başının koktuğu belli de, kokuşmuşluk kuyruğa sirayet etmiş mi diye bakıyorum.
Şimdi gelelim asıl mevzumuza...
Edremitli birçok okurumuz dün gazetemizin telefonlarını adeta kilitledi. Hepsi öfkeli, hepsi kızgındı.
Yaşanan bu galeyan ve gerginliğin sebebi ise AKP Balıkesir Milletvekili Edip Uğur’un nöbetçi askerler ile yaptığı otopark kavgasıydı.
Anlatılanlara göre, Edip Uğur’un kız kardeşi Ahsen Uğur, hafta sonu otomobiliyle Altınoluk’un İskele mahallesine gelerek otomobilini resmi araçlar için ayrılan jandarma noktasının önündeki belediyeye ait otoparka bırakmak istedi.
Ancak nöbet tutan asker izin vermedi. Bunun üzerine sinirlenen Ahsen Hanım bir gün sonra aynı otoparka ağabeyi AKP Balıkesir Milletvekili Edip Uğur ile birlikte gelerek aynı noktaya arabasını park etmek istedi. Jandarmanın park yapılmasının yasak olduğu ikazı üzerine tartışma çıktı.
İddiaya göre, arabadan inen Milletvekili Uğur, “Hangi o. çocuğu benim kız kardeşime küfreden” diyerek jandarma masasını yumruklamaya başlamış.
Çevredeki vatandaşların, “Askere böyle davranamazsınız” diyerek tepki göstermesi üzerine Milletvekili Edip Uğur, “Sizde işbirlikçisiniz. Biz sizin dersinizi 22 Temmuz’da verdik. Hala anlayamadınız mı?” dediği öne sürüldü.
Olayların bir anda alevlenmesi ile “Siz asker düşmanısınız” diyerek bağıran çevredeki kalabalığın jandarma noktasına doğru yürümeye başlaması üzerine vatandaşları sakinleştirmeye çalışan jandarmalar öfkeli kalabalığı oradan uzaklaştırmış.
Okuyucularımızın ifadesine göre daha da vahim olanı, AKP Balıkesir Milletvekili Edip Uğur’un, “Milletvekili dokunulmazlığım var. Beni kim gözaltına alacakmış? Yok öyle şey, kimseye hakaret etmedim” diyerek olay yerinden uzaklaşması olmuş.
Milletvekili Edip Uğur’u Meclis’teki makamından ve cep telefonundan arayıp ulaşmaya çalıştım ama olmadı. Amacım cevap hakkı tanımak ve olayın içyüzünü birde kendisinden dinlemekti.
Asıl merak ettiğim; Milletvekili Uğur, askerine sahip çıkan vatandaşa önce “İşbirlikçi” sonra da “Sizin dersinizi 22 Temmuz’da verdik anlamadınız mı?” demiş miydi?
Sayın Uğur bu iddiaları belgelediği taktirde cevap hakkı bizde her zaman mevcuttur.
Ne yıkarız, ne de yıktırırız
AKP milletvekili Edip Uğur’un bu yıkıcı ve kırıcı tavrı ne kadar doğru bilmiyoruz. Ancak, 22 Temmuz gecesi AKP Genel Merkez balkonundan halka seslenen Erdoğan, “Bize oy vermeyen yüzde 53’ü de kucaklayacağız” diyerek aslında önümüzdeki süreçte hiçbir gerginlik yaşanmaması için önemli bir açılım yapmıştı.
Yani; “Biz bu başarıyı hazmediyoruz, sizlerde hazmedin” demişti.
Fakat ne var ki...
14 Ağustos günü yaptığı basın toplantısında sarf ettiği, “Her siyasi parti, parlamento çatısı altında milletten aldığı oy oranında söz söyleme hakkına sahiptir.
Bundan fazlasını istemek veya azına razı olmak millete rağmen iş görmektir” şeklindeki değişkenlik ifadesi taşıyan sözleri kafalarda karışıklık yarattı.
Köşe yazılarım ve katıldığım televizyon programlarında sıklıkla tekrarladığım, “AKP milletvekilleri 22 Temmuz’u ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kesinlikle türban zaferi olarak yansıtmamalı çünkü bu toplumsal ayrışmaya neden olur” görüşüm yaşanan bu olaylardan sonra daha net belirginleşmiş oldu.
Şunu kimse asla unutmasın!
Biz Türkler bugüne kadar 16 imparatorluk, 57 devlet kurmuşuz.
Son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Ne yıkarız, ne de yıktırırız.
El ele, gönül gönüle vererek bu cennet vatanı korumalıyız.