1 Ağu 2007

Meclis..



Meclis..

01.08.2007

BEHİÇ KILIÇ
behic.kilic@tercuman.com.tr



ATATÜRK diyor ki; “Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa,bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı
ve güvenmemelidir.
Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir
ve bu despotluk
bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir.
Meclislerin öyle kararları olabilir ki,
bu kararlar ulusun yaşamına
giderilmesi olanaklı olmayan
zararlar verebilir.”













LearnVisualStudio.NET

500'ün üzerinde VB, C#, ASP.NET, SQL tutorial video. Bugün 10% indirim!

FREE Scans from CA - Great Conversation Rates
Flash® is Easy With e frontier MotionArtist
Protect Your Children From Online Predators - Monitor Internet Chat. Best Predator Alert. Easy-To-Use.

Mustafa Kemal Atatürk böyle demiştir ve mutlaka bu sözleri bilerek sarf etmiştir.
Tercüman’ın birinci sayfasının göbeğinde gene o resim vardı. Acı ile feryat eden şehit yakınları.
Ve toprağa düşen yeni bir yiğit.
Hemen dibinde de.
Yeni mebuslardan bir demet... Meclis koridorlarında, galip komutan edası ile kameralara doğru yürüyen, beyaz ceketi ile Ahmet Türk ve ekibi...
Apo beyin fedakâr avukatı Aysel Hanım. Meclise mensubiyeti simgeleyen, ay yıldız armalı rozeti yakasına taktırmamış, haber böyle...
Ama beri tarafta, Ahmet Türk saf altın bir rozet ısmarlamış. Dul bayan Pervin Buldan hanımefendi de... Pervin Hanım’ın kocası Emniyet Müdürlüğü arşivlerinde uyuşturucu kaçakçısı olarak yer alırdı... Bir yakını da, hatırladığıma göre “Mavi Çarşı’yı yakan” kadronun içerisindeydi.
Tercüman’ın göbeğinde, PKK çetesininin kurşunları ile toprağa düşen askerimizin ve acılı yakınlarının fotoğrafı.
Yanındaki başlıkta, İmralı Partisi mensuplarının TBMM’de zafer yürüyüşleri eşliğinde verdiği demeçler...
“Yabancı dilimiz Türkçe’dir... PKK’ya terör örgütü diyemeyiz” yollu meydan okumalar.
Ve efendim, mütareke matbuatının bu ekibe yönelik hemen başlayan yaltaklanmaları!..
Meclis televizyonundan millete el sallamaya hazırlanan, vekil olmuş PKK’lı kızlara, güzelliklerinden karizmalarına kadar övgüler vesaire...
Bu haftaki AYDINLIK dergisi “Cumhuriyet mitinglerinin kırılma noktası ve seçim” konusunu işledi... Mutlaka okunması gerekiyor...
Aydınlık, bu incelemesinin bir yerinde şöyle bir vurgu yapıyor...
“Meclis’e 20 Apo, 20 Barzani, 90 Fethullah ve 120 hortumcu sokuldu.”
Hortumcu ne demek?..
Vurguncu, soyguncu, devleti tırtıklayıp, millet hakkına el uzatan... Bu ne kadar iddialı bir durumdur... Kimdir bu hortumcular?..
Mesela, vurgun operasyonlarının uzmanı Sadettin Tantan’ın elinden yakasını sıyırıp, kapağı dokunulmazlığa atmış tipler var mıdır aralarında.
Şu sıralar, yeniden bir takım tezgahlarla gündeme oturtulmaya çalışılan “elektrik tezgahı” işlerinde olan enerji vurguncuları var mıdır?..
Yazıda ilginç değerlendirmeler var...
Bir de şu habere bakalım.
“Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 59. Hükümet döneminde çok sayıda bürokratı veto etmişti. AKP, bu dönem vetolu bürokratlarını Meclis’e taşıdı. Sezer’in geri çevirdiği Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarının neredeyse tamamı TBMM’ye girmeyi başardı. Sezer’in kararnamesini onaylamadığı isimlerden birisi de Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu eski Genel Müdürü Cafer Tatlıbal’dı. Başbakan Tayyip Erdoğan ile İstanbul Belediye Başkanlığı döneminden yakın ilişkisi olan Tatlıbal, uzun süre görevini vekaleten sürdürdü. Bağlı olduğu eski Devlet Bakanı Güldal Akşit’le arası bozulan Tatlıbal, görevden alındıktan sonra kurumdan da istifa etti. Tatlıbal, Kahramanmaraş’tan TBMM’ye girdi.
Mustafa Kemal Atatürk böyle demiştir ve mutlaka bu sözleri bilerek sarf etmiştir.
Tercüman’ın birinci sayfasının göbeğinde gene o resim vardı. Acı ile feryat eden şehit yakınları.
Ve toprağa düşen yeni bir yiğit.
Hemen dibinde de.
Yeni mebuslardan bir demet... Meclis koridorlarında, galip komutan edası ile kameralara doğru yürüyen, beyaz ceketi ile Ahmet Türk ve ekibi...
Apo beyin fedakâr avukatı Aysel Hanım. Meclise mensubiyeti simgeleyen, ay yıldız armalı rozeti yakasına taktırmamış, haber böyle...
Ama beri tarafta, Ahmet Türk saf altın bir rozet ısmarlamış. Dul bayan Pervin Buldan hanımefendi de... Pervin Hanım’ın kocası Emniyet Müdürlüğü arşivlerinde uyuşturucu kaçakçısı olarak yer alırdı... Bir yakını da, hatırladığıma göre “Mavi Çarşı’yı yakan” kadronun içerisindeydi.
Tercüman’ın göbeğinde, PKK çetesininin kurşunları ile toprağa düşen askerimizin ve acılı yakınlarının fotoğrafı.
Yanındaki başlıkta, İmralı Partisi mensuplarının TBMM’de zafer yürüyüşleri eşliğinde verdiği demeçler...
“Yabancı dilimiz Türkçe’dir... PKK’ya terör örgütü diyemeyiz” yollu meydan okumalar.
Ve efendim, mütareke matbuatının bu ekibe yönelik hemen başlayan yaltaklanmaları!..
Meclis televizyonundan millete el sallamaya hazırlanan, vekil olmuş PKK’lı kızlara, güzelliklerinden karizmalarına kadar övgüler vesaire...
Bu haftaki AYDINLIK dergisi “Cumhuriyet mitinglerinin kırılma noktası ve seçim” konusunu işledi... Mutlaka okunması gerekiyor...
Aydınlık, bu incelemesinin bir yerinde şöyle bir vurgu yapıyor...
“Meclis’e 20 Apo, 20 Barzani, 90 Fethullah ve 120 hortumcu sokuldu.”
Hortumcu ne demek?..
Vurguncu, soyguncu, devleti tırtıklayıp, millet hakkına el uzatan... Bu ne kadar iddialı bir durumdur... Kimdir bu hortumcular?..
Mesela, vurgun operasyonlarının uzmanı Sadettin Tantan’ın elinden yakasını sıyırıp, kapağı dokunulmazlığa atmış tipler var mıdır aralarında.
Şu sıralar, yeniden bir takım tezgahlarla gündeme oturtulmaya çalışılan “elektrik tezgahı” işlerinde olan enerji vurguncuları var mıdır?..
Yazıda ilginç değerlendirmeler var...
Bir de şu habere bakalım.
Çankaya Köşkü, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın müsteşar olarak atadığı Necdet Ünüvar’ın ilk kararnamesini de geri çevirmişti. Necdet Ünüvar’a oldukça mesafeli duran Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, kararnameyi, ikinci defa Köşk’e gönderildiğinde imzaladı.
Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer de AKP sıralarında milletvekili olarak yerini aldı. Sezer’in atanmasına eleştiri getirdiği isimlerden olan Dinçer’in MGK’ya alınması da sorun olmuştu. AKP İktidarı döneminde sadece bir defa MGK toplantısına katıldığı bilinen Dinçer’in, geleneklerin aksine bu toplantılara girmemesi, ‘Sezer ve askerler istemiyor’ iddialarına neden olmuştu.”
Cumhurbaşkanı veto hakkını öyle kafasına göre kullanamaz... Vetolu muhteremlerin veto dosyalarında gerekçeler nedir, bilmek lazım...
AYDINLIK sıralıyor..
“Turgut Okyay (Apo’yu yargılayan hakim) dışarıda, Apo Meclis’te... Türkiye’de parlamenter politika Irak’a benzedi. Partiler, düşünce akımları gitti, yerine Kürtçülük, tarikatlar, mezhepler geldi.”
İçi daralan, yazının tepesine yazdığım Atatürk’ün sözlerini okusun tekrar...